”Sözcüklerin Bittiği Yerde Müzik Konuşur!”
Hans Christian Andersen
Bu cümle ileri safhadaki bazı Alzheimer hastaları için bile geçerlidir.
New York’ta klasik müzik eğitimi alan Ezinma Ramsay, Alzheimer hastalığı olan bir adamın kızından haftada bir performans için izin aldı. Bu çalışmanın sonuçları çok şaşırttı. Alzheimer hastası, günler ve isimler gibi en basit konuları bile hatırlamakta güçlük çekerken, performans esnasında çalınan parçaları hafta boyunca ıslıkla çalıyordu. “Bu çok şaşırtıcı!” diyen Ezinma; “Gerçekten de müzik terapisi sağlığı korumada yardımcı olabilir ve Alzheimer hastalarının hafızalarını geliştirebilir.” ifadelerini kullandı.
ABD’de özellikle huzurevlerinde, hastanelerde, rehabilitasyon merkezlerinde bulunan yaşlılara hizmet veren “American Music Therapy Association” adlı bir oluşum dahi bulunmakta.
Yapılan araştırmalar, müzik terapisinin, bir sağlık hizmeti olarak başarı elde ettiğini ortaya koyuyor. Müzik terapisine katılan hastalarda, kaygının azaldığı, daha yüksek bir enerji seviyesine ulaşıldığı, gevşemenin sağlandığı gözlemleniyor.
Almanya Leipzig’deki Max Planck Enstitüsü’nden Jörn-Hendrick Jakopsen sağlıklı ve genç beyinleri Alzheimer hastası olan 20 kişinin beyinleriyle karşılaştırdı. Yapılan çalışmanın sonunda beynin diğer kısımlarının aksine, müzikal hafızanın korunduğu keşfedildi.
Müzik insanları birbirine bağlayabilir ve yaşamları zenginleştirebilir. Belki pek çok kişi için anlamlı bir aktivite gibi görünmüyor. Ancak harika bir ruh halindeki hastaların bakımının, mutsuz ve tedirgin hastaların bakımından daha motive edici olacağı kesin.
Amerikan Alzheimer Vakfı, ayrıca müzik terapisine katılan bireylerin eş ve yakınlarıyla ilişkisini tekrar geliştirebileceğini düşünüyor.
A-Dora Huzurevi bünyesinde düzenli olarak yaptığımız müzik terapisi etkinliklerinde, uluslararası çalışmaların doğrulandığını görüyoruz. Sakinlerimizin terapiye katılımı her defasında artıyor. Terapiye etkin olarak katılan sakinlerimiz daha enerjik hale geliyorlar ve daha uyumlu hale geliyorlar.